9 Eylül 2014 Salı

Moda üzerine sözler

Moda kelimesi latince kökenli olup "modo" kelimesinden gelir "hemen şimdi" manasını taşımaktadır. Moda bununla birlikte,İtalyanca'da farklık gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum hayatına giren geçici yenilik olarakta geçmektedir. Modanın bir diğer manası da, belirli bir müddet etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlüktür.

İşte sizlere moda üzerine söylenmiş en güzel sözler, Moda camiası ve modacıların moda üzerine söylediği sözler. Sizler için en güzel moda sözleri toplardık ve buraya ekledik. Ayrıca moda üzerine yazılmış çok güzel yazılmış bir yazıyıda aşağıda link oalrak paylaştık.

"Şıklık, üzerinizdeki kıyafetten çok, bir kişilik meselesidir." -Jean-Paul Gaultier
 "Bir kadın, siyah küçük elbise ile asla fazla veya az şık giyinmiş olmaz." -Karl Lagerfeld
"Söylendiği gibi üç bin tane ayakkabım yok, sadece 1060 tane var" Imelda Marcos
"Elbise bir kadının vücudunun hatlarını takip etmeli, vücut elbisenin hatlarını değil." -Givenchy
"Sadece çok akıllı kadınlar, sade bir stile sahip olmayı başarabilirler." - Stendal
"Tüm dünyada kadınlar benzer bir sebeple giyinir, diğer kadınları rahatsız ermek için." -Elsa Schiaparelli

"Stil ve moda arasındaki fark, kalitedir." -Giorgio Armani



http://www.cantaportali.com/guncel-moda/moda-ile-ilgili-bir-makale.html

9 Ekim 2013 Çarşamba

Hediyelik Özel Çikolatalar Nerden Alınır?

Türkiye’nin en büyük çikolata mağazası Vip Hediye  geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de müşterilerine leziz ve bir o kadar da şık seçenekler sunmaya devam ediyor.”Yeni yıla güzel yiyelim; güzel girelim” diyenlere özel kutulu, kupalı yada sepetli birbirinden leziz ve birden fazla çikolata markasını bulunduran, özel günlerin vazgeçilmez markası olmaya devam eden site.

En güzel hediyeler nereden alınır?

(Yılbaşı 2014) ve bunun gibi bir çok yazıya yer verdiğimiz sitemize hoşgeldiniz. Şimdiye kadar En güzel hediyeler nereden alınır? (Yılbaşı 2014) hakkında hazırladığımız yazımızı okumaktasınız.Dilerseniz , sayfanın en altında En güzel hediyeler nereden alınır? (Yılbaşı 2014) konusuna benzer, beğenebileceğinizi düşündüğümüz diğer yazılarımızı ekledik, onlarıda okumanızı öneri ederiz. İyi eğlenceler.

19 Ekim 2012 Cuma

Siz ne alırdınız??

Dostlara bunu anlatmak için bulduğum bir yol vardır. Diyelim ki biz kardeşiz ey okur. Ve çok ama çok sevdiğimiz bir babamız var. Çok ağır bir kansere yakalandı, üstelik daha genç. Yaklaşık bir yıldır hastane, ev, yoğun bakım, sonra yine ev. Kaygı içindeyiz, onu kaybetmekten korkuyoruz doğal olarak. Başka çareler arıyoruz sürekli. Yeni ilaçlar, tedaviler araştırıyoruz. Ve ben pek de kitap falan yazamıyorum, ofise gidiyorum ama sen, yani kardeşim yoğun bakım kapısındaysan. Ben geldiğimde de sen işine gidiyorsun. Tatil, eğlence vs. gibi şeylerin adı bile geçmiyor. Ve bir gün o acı gelip yüreğimize oturuyor. Babamızı kaybediyoruz.

Kurtulan sadece o değildir 


Biliyor musunuz? Şöyle bir laf edilir bu tür durumlarda: “Kurtuldu” denir. Aslında kurtulan sadece o değildir. Biz de kurtuluruz. Çok sevdiğimiz babamızdan değil ama korkudan ve kaygıdan kurtuluruz. Artık üzüntü vardır, yas vardır. Ve kırkı çıktığında onsuz yaşamımıza bir biçimde devam ederiz. Ben sevgilimle tatile giderim. Sen de belki artık geceleri yeniden dışarı çıkmaya başlarsın. İşlerimize de döneriz bir biçimde. Bunlar onu sevmediğimiz anlamına gelmez, ama artık kaybedecek bir babamız yoktur. Kayıp yaşanmış, kaygı sonlanmıştır. Olsa olsa üzüntü vardır. Ve o yıpratıcı değildir o kadar. Hatta iyi yaşanırsa tekâmüle giden yolda sağlam bir araçtır.
Hadi basit bir başka örnek daha vereyim. Bu kez öğrenci olalım ve de sınıf arkadaşı. Çok önemli bir sınavımız var. Üç aydır hazırlanıyoruz. Üç aydır ne dışarı çıktık ne eğlendik. Eşek gibi çalıştık. Ve de kaygılıyız, korkuyoruz sınav nasıl geçecek diye. Ya iyi olmazsa, ya gözden kaçırdığımız bir yerden, çok ayrıntı bir soru gelirse. Aklımız hep bunda. Ve sınav günü geliyor. Giriyoruz. Çıktığımızda ben diyorum ki: “Bitti, çok kötü.” Kalacağım kesin yani. Seninki de maalesef öyle. Çok da üzgünüz. Ve ben diyorum ki “Usta, gidip biraz müzik dinleyelim, bir şeyler içelim mi?” Sen ne dersin biliyor musun? Evet dersin. Gidelim. Çünkü artık bitmiştir, sıfır da alacak olsak yapacak bir şey yoktur.

Kaygının motive gücü


Buradan bir yerlere, bir yerlerimize varmalıyız. Kendi korkularımıza, kaygılarımıza bakmalıyız. Üzüntünün olduğu yere geçerek kurtulabileceğimiz hallere bakmalıyız.
Aslında gerçek sondan korkmayız. Korktuğumuz şey ‘son’un öncesidir. Korkutucu olan ölüm değil ölümün fikridir. Ölümün fikri ise yaşamla vardır ve aslında yaşamdan korkarız bu yüzden. Olacak diye korktuğumuz şeylerin çoğu zaten korktuğumuz için olanlardır.
Kayba dair korkularımız bitirici bir hale gelebilir. Oysa kaygının motive edici bir gücü vardır. Kaybı bilmek, onu düşünmek, onu bir anlamda kabullenmek başka ve yüksek bir hale getirir bizi ve bizim diğerleriyle ilişkimizi. Kaybına dair bilgimiz olmayan birine aşık olamayız. Gözüne bakıp “Ya bir gün olmazsa” demediğimiz birine aşkımızı sürdüremeyiz. Kendi hayatımızın da gözüne böyle bakamazsak korkuyla taçlandırırız olsa olsa onu. Korkuyla kemirilen bir ruh asla kanatlanamaz çünkü.